Teknik Direktörlerin Kaderi...

Dünya futbolunda başarızlığın sonucunda ilk bileti kesilenler hep teknik direktörler oluyor.Ülkemizde durum biraz daha trajikomik.Ligi bir takım 3-4 teknik direktörle tamamlayabiliyor ve bu takımlar genelde ya küme düşüyor ya da küme düşmekten son anda kurtuluyor.

Teknik heyette istikrar futbolda kulüpler için başarının altın anahtarıdır.Ancak ne yazik ki teknik direktörlerin kaderleri birbirlerinden çok farklı değil.Teknik Direktörlere sezon başında takım emanet ediliyor ve 1 ay bilemediniz 2 ay sonra görevden alınıyor.

Bir teknik direktör düşünelim istediği bütün oyuncular alınmış, istediği çalışma ortamı yaratılmış, kulüp yöneticileri ve taraftarlar da arkasında duruyorlar, yani herşey muazzam.Bu durumda o takımın ortalığı silip süpüreceğini mi sanıyorsunuz?Tabi ki böyle olmayacak.Bir takımın yeni bir teknik adam tarafından yapılandırılması, futbolcular arasındaki uyumun, sinerjinin, arkadaşlık ortamının yaratılması, teknik adamın antrenman metodlarının, tarzının futbolcular tarafından benimsenmesi, sisteme adapte olmaları, kulübün ve teknik heyetin koyduğu hedeflere kanalize olmaları ve bu hedefleri benimsemeleri uzun bir zaman dilimini kapsar.Bir teknik heyete bu zamanı vermeden, bu süreç içerisinde arkasında durmadan başarılı olunması imkansızdır.

Dünya futbolundaki bir çok teknik direktörün antrenman metodları açısından,saha içi diziliş bakımından birbirlerinden farklı olduğunu söylemek oldukça güç.Teknik adamlar, oyuncularına nasıl davranacaklarını bilmeleri konusunda birbilerine farklılık gösterirler.Her zaman aşı tutmaz, takımların hedefleriyle teknik direktörlerin ya da oyuncuların hedefleri uyuşmayabilir.Bu noktada bütün sorumluluk kulüp yönetimine aittir.

Teknik direktör belirleme işi profesyonel bir iştir.Bana göre kulüplerin öncelikle teknik direktörlerini belirleme konusunda uzman bir kadroya ihtiyaçları vardır, bu kadro, sonrasında da teknik adam ile kulüp yönetimi arasındaki bağlantıyı kurmalıdır, bu birim alternetifleri kulüp kültürü, ekonomik durum, transfer bütçesi, takımın yaş ortalaması, genel oyuncu karakteri gibi kriterlere göre belirlemeli, sonrasında bu elemeden geçen teknik adamlarla fikir alışverişinde bulunulmalıdır.Örnek verecek olursak genç oyuncuların çok olduğu, altyapıyı başarıya giden yol olarak gören bir kulübün gençlerle çalışma potansiyeli ve uyumu fazla olan nispeten genç bir hocayla çalışması sağlıklı olacaktır.

Tavsiyem, bahsettiğim kriterlere göre ince eleyip sık dokunarak seçilen teknik adama yönetimin hedeflerin gerçekleştirilmesi için en az 2 yıl süre vermesi, teknik heyetten hemfikir olunan hedefler doğrultusunda bir reçete istenmesi, bu reçetedeki hamlelerin titizlikle uygulanması ve teknik heyetin işine kesinlikle karışılmaması gerekir.

Yıllardır başarısızlığın faturasını teknik adamlara kesen yönetimler başarıyı teknik adam değişikliğinde aramaktadırlar.Bu durum kulüplerdeki yönetim zaafını açıkça ortaya koymaktadır.Çünkü teknik heyette istikrarı yakalayamayan hiçbir kulübün başarılı olamayacağı açıktır.

Türk futbolunda teknik direktörlerin kaderinin değişmesi, istikrarın yakalanılması isteniyorsa açıkçası Türk futbolunun gelişmesi ve kalıcı başarının sağlanılması isteniyorsa kulüpler ortak bir kararla senede 2 teknik direktöre dahi izin vermemeliler."Bu kulüplerin tasarrufudur" dediğinizi duyar gibiyim.Gözden kaçırdığımız nokta da burası yönetimler tasarruflarını genelde kötü yönde kullanıyorlar.

Teknik direktör kıyımına ve dolayısıyla başarısızlığa son verebilmek için Türk futbolunda devrim şarttır.Önümüzdeki günlerde bu konuda kulüpler hassasiyet göstermezse Türkiye Futbol Federasyonu bir karar almalı ve teknik direktörlerin kaderini değiştirmelidir.