Yazımın ilk bölümünde futbolda istikrarı Barca ve Manu üzerinden örneklendirmiştik.İkinci bölüme Fenerbahçe örneğiyle başlayalım...
Bundan 10 yıl önce Fenerbahçe'nin başına 1 oy farkla geçen Nato Mühendisi Aziz Yıldırım görevine başlar başlamaz vaatleri şunlardı...
Türkiye'nin tartışmasız en iyi klübü olmak,ligde üstüste şampiyonluklar,yıldız yabancı transferleri,ekonomik büyüme,yeni stad projesi,küfürün olmadığı kaliteli bir taraftar topluluğu...
Biraz bilgiden sonra örneğimizi bizi ilgilendiren istikrar konusuyla ilişkilendirebiliriz artık.10 yıllık süreçten örneklerle bahsedelim.Rıdvan Dilmen Fenerbahçe'ye gelecek vadeden bir teknik direktör olarak gelmişti.Ancak görev süresi çok kısa oldu Dilmen'in.Fenerbahçe en küçük bir olumsuzlukta çareyi Teknik Direktör değişikliğinde aradı.Sonrasında Daum'a kadar Teknik Direktör gitsin süreci işledi.Şimdi biraz Daum'dan bahsedelim.Kariyerli bir teknik adam olarak Fenerbahçe'ye geldi.Yıldız yabancı transferler yapıldı(Tabi fiyatıyla müsemma).Daum çalıştığı 3 senenin 2'sinde ipi göğüsledi.Son sezonunda Galatasaray'ın rekor bir puanla son maçta şampiyonluğa ulaşması Daum'u göndermeye yetti.Halbuki Aziz Yıldırım ilk defa istikrar kelimesini bu dönemde kullanmıştı.Daum'un gönderilme sebebi bu şampiyonluk olamazdı bence.Çünkü Daum 3 te 2 yapmıştı, bu başarılı olmak demekti.Sebep Avrupa'da alınan kötü sonuçlar olarak gösterildi.Peki ama Daum Fenerbahçe'ye 3 sene üstüste devler ligine katılma şansı sağlamıştı.Bu 3.sınıf bir takım için başlangıçtı henüz.Bir dönemler Porto'da böyle başlamıştı.Önce Yerel liginde başarılı olup Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi olmak lazımdı.Her sene Şampiyonlar Liginde olmak demek Avrupa'nın seni kabullenmesi demektir.Futbolcuların için Avrupa tecrübesi demektir.Süreç doğru işliyordu aslında alışkanlık sağlanmıştı.Van Hooijdonk gibi tecrübeli,Alex gibi yıldız isimler takıma katılabiliyordu artık.Bir anlamda Lyonlaşma süreci başlamıştı.Ancak Daum ile yollar ayrıldı..
Beyaz Pele Zico takımın başına getirildi.Kadro değiştirildi.Yeni bir heyecana yelken açıldı.Zico ilk senesinde şampiyon oldu.2.senesinde de Daum'u gönderen neden olan Avrupa'da kötü sonuçlar alınmadı.Aksine çok başarılı olundu ve Kanarya Kupa 1'de çeyrek finale yükseldi.Sonra ne oldu? Zico ile yollar ayrıldı.
Ek olarak Fenerbahçe'de kısa süreler çalışma imkanı bulabilmiş Joachim Löw'ün Almanya Milli Takımı ile Euro 2008'de final oynadığını, Hiddink'in Rusya gibi mütevazi bir kadroyla yarı final yaptığını, Beşiktaş'tan resmen kovulan Real Madrid'in el üstünde tutulan antrenörü Del Bosque'nin de şu anda İspanya Milli Takımı'nın başında olduğunu hatırlatmaya gerek yoktur herhalde..
Yöneticilerimiz bişeyleri anlamıyor ya da anlamak istemiyorlar...
Teknik Direktör istikrarlı ve başarılı bir takım yaratmak için sadece bir faktördür.Diğer faktörlere göz atalım o zaman..
Kaliteli bir takım yaratabilmek(yıldızlarla dolu anlamında değil tabi)lazım öncelikle.Kaliteli takım derken şunu kastediyorum..
Takımda tecrübeli futbolcular da olacak. genç futbolcular da,
Teknik ayaklar da olacak, mücadeleci oyuncular da,
Takım içi liderleriniz de olacak,agresif futbolcularınız da,
Altyapı sizin fabrikanızdır, eğer üretim yapamazsanız ekonomik olarak istikrarlı bir şekilde büyüyemezsiniz.
Teknik direktörün tarzı futbolcu grubuna yatkın olacak,
Sisteme uygun oyuncular alınacak,
Teknik Direktör ve futbolcu grubunda istikrar sağlanacak.
Bu faktörlerin tamamı sağlandığında ancak kalıcı başarı yakalanabilir.Lyon bu süreci yıllar önce başlattı ve şu anda Avrupa'nın 2.sınıfına terfi etmiş durumda.Fenerbahçe'nin örnek alabileceği bir modeldir Lyon.Avrupa'da henüz çeyrek finalin ötesine geçebilmiş değil Lyon ancak her sene Devler Liginde, her sene gruplardan çıkar, istikrarlı, güzel futbolunu sürdürür.Avrupa Lyon'u kabul etmiştir artık.Eşleşen takım Barca'da olsa çekinir Lyon'dan.Juninho gibi tecrübeli, saha lideri, yetenekli bir futbolcu ile altyapıdan yetişen genç yıldız Karim Benzema aynı takımda uyum içindedirler.
Futbolda istikrar derken başarıya etki eden tüm faktörlerin istikrarından bahsediyoruz.Tüm bu dişliler bir arada işlerse o zaman makina verimli çalışır, kalıcı başarı sağlanır.
Uğur Meleke'nin Goal dergisindeki Fatih Terim mi? Arsene Wenger mi? adlı yazısını muhakkak okuyun.Beni daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
